ARIF DIKICI der ki:
Ozer'e aynen katiliyorum , su anda bolumde sari sticker alan ogrencilerin durumuna 'parasiyla rezil olmak' deyimi cuk diye oturuyor. Iki misli para verip , park yeri bulamiyorsunuz. Ayrica madem kontenjan uygulaniyor , neden tum park yeri ortak kullanilmiyor? Sanirim insan beyni hiyerarsik dagitim disinda kaynak paylastirma yontemleri bilmiyor?? Yani duz araziyi , parkedebilecek arac sayisi sabitken ,sen suraya sen suraya park edeceksin diye bolmek baska nasil aciklanabilir ki? Son bir nokta , bolum onu ve arkasina parketmis olan stickersiz arac sayisinda bir artis gozlemliyorum , sanirim yakinda mecburen poliscilik oynayacagiz. * Personel her zaman burada , ogrenciler gelip gidiyor gibi bir aciklamayi da kabul edilemez buldugumu hemen belirteyim , kimin ne zaman gelip gidecegi deterministik olarak kestirilemez , istatislik tutuldugunu da gormedim , duymadim. ->Biraz provakatif oldu kusura bakmayin , baska turlu "ses" gelmiyor... -Arif ERKAN KORMAZ der ki:
"Bizimzamanimizda" yazilarindan pek hoslanmam ama insan belirli bir yastan sonra ister istemez sanirim boyle seyler yapiyor. Neyse vakit 93-94 yillari. O donem yeni yeni ortaya cikmaya baslayan tartisma programlarindan birinde tum universitelerden ogrenciler toplanmis hararetli bir tartisma icindeler. Birden bilkent universitesi ogrenci konseyinden etkili ve yetkili bir arkadas ortaya cikmis ve saptadanak bilkentin en buyuk sorunu otopark sorunudur diye tespiti koymustu. O donemlerde hatirlamayanlar olabilir, ODTU'luler yogun bir bicimde ozerkdemokratikuniversite, parasizegitim vs gibi derin konularla hala mesgulduler. Bilkente de bu derin meselelere takmis bir ufak azinlik olarak ODTU'den arkadaslarimiz nezdinde, bu tespit sayesinde iyi bir madara oldugumuzu hatirlarim. Ama son bir iki yildir bakiyorum ODTUluler de birakin insanlarin universiteye arabayla girme hakki var mi tartismalarini, "bastik parayi aldik arabayi-stickeri hani ulan benim parkyerim" edalariyla ortalikta kendi deyimleriyle "provakatif" bir bicimde dolaniyorlar. Ben o zamanlar demistim yeni ogrenci muhalefeti otopark sorunu uzerine yukselecek diye ama dinletemedim. Bakin hareket genisliyor, Bilkentten basladi tum universitelere yayiliyor artik. Neyse arkadaslar mucadeleye devam. Bu okul yonetimi size katli otopark bile yapar. Olmazsa da cok uzulmeyin daha hayatta parayi basip alacaginiz cok sey olacak. -Erkan ARIF DIKICI der ki:
Sizin mesajiniz ve uslubunuz daha provakatif geldi bana. Simdi universite park yerleri yapmis ,bolum stickerlari catir catir satilmis , paralar alinmis , ama park yeri bulamiyoruz , cikip hakkimizi savunamayacak miyiz yani bu durumda? Burada bir yasam donuyor ,herkesin kendine gore problemleri var ; yani herkes sizin beklentilerinizle ve sorunlarinizla ilgili olmak zorunda degil. Demokratik haklar vs. diyorsunuz , ama insanlarin haklarini savunmasina tahammul edemiyorsunuz. Benim icin bundan daha onemlisi ve cok daha uzucu olani su ki , burada bir thread konusundan yola cikarak , nasil bu diger konular (demokrasi vs.) hakkinda duyarsiz oldugumuz yargisina variyorsunuz? Yani burada park yeri sorununu gundeme getirdik diye nasil bu kadar kolayca 'adam silebiliyor'sunuz?Cevap cok basit aslinda; buna 'onyargili olmak' deniliyor ve toplumda oldukca da yaygin birsey. Sanirim ,sizde 'araba' kelimesi 'insanlarin daha rahat ulasim saglamak icin gelistirdikleri bir makine' tanimindan cok 'zuppelik'le esdeger.Bu belki de Bilkent gunlerinizden kalma bir onyargi ,bunu bilemem ama 'Bastim parayi aldim arabayi vs.' gibi saldirgan cumle yapilarinizdan benim cikarttigim bu. Arabasi olan bir insan da dolayisiyla sizin icin , bos kafali , bol parali , hayatla ilgili hicbirsey dusunmeyen bir profile sahip , hele gencken arabasi varsa iki kere boyle. Benim icin ise araba daha rahat ulasim saglamaya yarayan bir arac sadece. Eger cok merak ediyorsaniz , biz 'arabasi olanlar' da sizin kadar bu ulkeye , bu universiteye deger veriyoruz , "biz" de size cok tuhaf gelecek ama , insanlarimiz nasil daha iyi yasarlar , nasil daha adil bir ekonomik duzen kurulabilir , herkese nasil esit egitim firsati verilebilir , toplumsal kaynaklarimiz nasil daha verimli kullanilabilir vs. gibi temel sorunlar uzerine kafa patlatiyoruz. Ses ortaminda da bir cok farkli konuda fikirlerimizi belirttik.Ornegin ,bu okulu sotd'a kiralarlarken sesi cikanlar bizlerdik.Arabasi olanlara bu sekilde onyargiyla bakmaniz cok uzucu. Son olarak bir iki sey eklemek istiyorum.Eger okula daha rahat ve modern toplu ulasim imkanlari olsaydi (balik istifi otobus degil de metro gibi) ben de tabi ki toplu ulasimi tercih ederdim. Kampuse aracla girilmemesi konusuna katilamayacagim , ancak tabi ki okul ici toplu ulasimi destekliyorum , bilhassa kapidan iceriye ulasimin dolmuscularin tekelinden kurtarilmasi gerektigini dusunuyorum. Lutfen biraz daha fazla sevgi , daha fazla saygi , ve daha az onyargi... -Arif ERKAN KORMAZ der ki:
Benim icin durumun ne oldugunu aciklamaya calisayim. Tinde yer alan herhangibir yaziya yanit verdigimde benim yazimi bicimlendiren o yaziyi yazanin kisiligi gorusu vs. degil yazisinda yer alan kavramlardir. Bu yanitlar bu kavramlarin cagristirdigi metaforlar, alt kulturler vs.vs uzerine kurulu olur. Yazilari yazmis insanlarin cogunu tanimam bile. Bu insanlar 99 tane daha yazi yazsalar belki hicbirinde benim yanit yazdigim yazidaki seyleri cagristirmazlar bana. Kendi kisilikleri yasam tarzlari yazilarinda yansittiklarindan cok farkli olabilir. Ama bu beni ne ilgilendirir ne de merak ederim. Ben onumdeki yazinin olusturdugu dusunceyi, tarzi temsil eden sanal bir guruba lafimi soylerim. Bu yuzden de yazdigim hicbirsey bir x kisini ne hedef alir ne de onu yargilamaya yoneliktir. Ama tinde anlamakta zorluk cektigim sey insanlar yazilarina bir tepki aldiklarinda genel bir egilim olarak bunu kisisel bir sorun haline getirip, tartismayi kendisinin x karsindakinin de ~x oldugunu kanitlama eksenine oturtuveriyor. Bu hic benimsemedigim ve icinde yer almak istemeyecegim birsey. Somut ornegini de vereyim. Ornegin benim yazdigim yazidan sonra Erkut Ferhan Sensoy'un bir anisindan sozetti. Simdi tinde gordugum bu genel egilime ben de uysam benim de kalkip "Ulan sen bana asik suratli mi diyorsun, daha gecenlerde bir kahkaha attim makinadan duyuldu. Esas sen ..." diye bir yazi dosenmeliydim. Bunun ne kadar tartismayi bogucu bir tarz oldugu acik sanirim. Benim yazdigim seylerin bu adama cagristirdigi birseyler vardir yada Erkut sacmalamistir. Onemsiz bir mesele. Neyse umarim derdimi anlatabilmisimdir. Aslinda bu tartismada onemli buldugum bir mesele ortaya cikti. Esas amacim tartismayi bu noktadan devam ettirmek. O yuzden simdi gelelim su hak arama meselesine. Once sunu soyleyeyim. Sizin hak filan aradiginizi dusunmuyorum. (Buradaki siz lafi sensenli yillarda torenle insasina baslanan, 2000li yillarda kurdelesi kesilecek hale gelen yeni tip ogrenci modeli projesinin urunlerini kastetmektedir. Bir genellemedir. Birakin bir x kisine indirgemeyi, solcu, islamci, lumpen gibi bir topluluga da atifta bulunmaz vede her genellemede oldugu gibi istisnalara sahiptir.) O yuzden varolmayan birseyi engelleyemeyecegim icin de bu tur durumlarda atip tutmaktan rahatsizlik filan da duymam olasi degil. Sizin yerinizde olsam, yani hak arayan bir ogrenci olsam ne yapardim onu da anlatayim. Anlatayim ki aradaki fark ortaya ciksin. Ilk once boyle sanal ortamlarda laf uretmekle yada koridorda karsilastigim hocalara bir iki kinayeli laf sokmakla hak aranmayacagini bilirdim. Bunun dogru, mesru ve etkili kanallardan yurutulmesi gerektigini dusunurdum. Bu yuzden benim gibi dusunen insanlarla hemen bir calisma gurubu kurardim. Bu calisma gurubunun amaci her siniftan uc-bes temsilcinin secilecegi bir secimin organizasyonunu gerceklestirmek olurdu. Bu secimin alt yapisini hazirlayabilmek ve insanlari oy atmaya ve aday olmaya ikna edebilmek icin buyuk bir olasilikla bir iki projeyi ve odevi sallardim. Her siniftan temsilcileri sectikten sonra bu kucuk temsilciler konseyini toplar ugrasilacak meseleler konusunda bir isbolumu yapar bir de tum bolum ogrencilerini temsil edecek baskani secerdim. Sonra bolum yonetiminin karsisina dikilip iste tum bolumun oylariyla secilmis temsilci arkadas derdim. Onlar ha ne oluyor demeye kalmadan temsilcilik calismalari icin oda isterdim, bizi mesru saymalari icin hoca ve asistanlar bazinda kulis calismalari yapardim. Eh biraz mesruyet kazandigimizi hissettigim anda da temsilci "bolum kurullarina" alinsin ve soz hakki olsun diye bagrinmaya baslardim. Hocalar "cuss deve" deyince kivirtip, o zaman ogrenciler hakkinda aldiginiz tum kararlar once temsilcilige yollansin, temsilciligin veto hakki olsun veto edilen kararlari bolum kurulu tekrar gorussun gibi isteklerle ortaligi en azindan bulandirirdim. En buyuk talebim de herhalde bolumun butcesi yani kac para nerelerden geliyor ve nerelere harcaniyor, bunun uzerinde ogrenci denetimi ve gorus bildirme hakki olurdu sanirim. Ayrica yuksek teknoloji bolumunde okudugumuza gore temsilcilik ve ogrenciler arasinda kopukluk olmamasi icin tum ogrencilerin numara ve sifreleriyle baglanip cesitli konularda oy atabildikleri bir site hazirlardim. Bircok konuda oylamaya gidip hem ogrencileri isin icine cekerdim ve bolum yonetimi ile her zitlastigimizda elimde oylama sonuclarini sallardim. Yine ayrica gunluk politikada ortaya cikan pisliklerin bu temsilcilik mekanizmasina da yansiyabilecegini dusundugum icin siki bir denetim mekanizmasi bu yapinin tuzugunde yer alirdi. Ornegin ogrencilerin sectikleri temsilciyi, begenmedikleri bir is yaptiginda istedikleri zaman cogunluk oylariyla dusurme haklari olurdu. Veya bir kez secilen temsilcinin bir sonraki secimlerde aday olma hakki olmazdi. En cok "bir geldiler elli senedir basimizdalar" demezmiyiz. Neyse lafi uzatmayalim yapardim da yapardim. Ama tum bu asamalardan gectikten sonra eger olur da bir gun otopark sorunu ile ugrasmaya karar verirsek, o zaman da sizin su anki tavrinizla degil, daha medeni ve insani oldugunu dusundugum "neden bu bolumun otoparkinda ozurluler icin yer ayrilmiyor?" sorusuyla ise baslardim... -- Erkan Korkmaz
|